
ÇAKRA SİSTEMİNİN MANTIĞI
İnsan vücudunun enerji sistemi tıpkı evimizin elektrik şebekesine benzer. Bir odanın duvarlarında gizlenen bir elektrik kablo sistemi vardır. Ve bu kablolar fiş olmadan işlevini yerine getiremez, cihazları çalıştıramazlar.
İşte bu örnekte olduğu gibi insanın da gizli kabloları vardır. Ancak bu kablolar da güç dağıtımına izin veren fişler olmadan çalışmazlar, işe yaramazlar.
Çakralar elektriği dağıtan ve gücün kullanılmasını sağlayan fişlerdir. Çakralar başımızdan, tepeden geçen enerjiyi vücudumuzdaki organlara, bezlere ve kaslara dağıtırlar. Çakralar bu önemli işlevi yerine getirmek için 7 ana bölgede konumlanmışlardır.
Kozmik enerji yani yaradandan aldığımız güç Taç çakradan girerek omurgaya paralel olan merkezi bir enerji kanalından aşağı doğru iner ve her çakranın ihtiyacına göre farklı çakralara dağıtılır.
Çakra doğru çalıştığında enerji olması gereken ritminde dengeli bir şekilde döner. Böylece bulunduğu bölgenin organlarının düzgün çalışmasını sağlayan, sıradaki çakraya enerji dağıtımını kolaylaştıran enerjik bir vorteks oluşturur.
Bu enerji her çakranın karşılık geldiği ana organları beslemek için çakralar arasında serbestçe akmalıdır. Bizlerin de çakra çalışmalarında sağlamak istediğimiz şifa ve denge hali bundan ibarettir, amaç budur.

ÇAKRA SORUNLARI
Bir çakranın yanlış çalışması; bir hastalığın veya fiziksel, zihinsel, duygusal rahatsızlığın nedenini anlamanın anahtarıdır. Enerji doğru şekilde akmazsa, enerji bedeninin dengesi bozulur.
Bir çakra doğru şekilde çalışmadığında bunun genellikle 3 nedeni olur:
- Fazla enerji:
Bir çakrada fazla enerji oluştuğunda ne olur? Evimizdeki elektrik örneğinde olduğu gibi açıklayacak olursak, bu çok güçlü bir ısıtıcıyı bir prizde çok uzun süre bırakmak gibidir. Duvardaki teller ısınır, plastikler eriyebilir ve arıza durumu gerçekleşebilir. İşte çakrada da aynı şey olur. Bir çakra fazla çalışıyorsa bu aşırı dönen enerji ile söz konusu çakranın bulunduğu organlar ve bezler biriken enerji sebebiyle “aşırı ısınır”, “aşırı çalışır” ve hastalanmaya başlar.
Örneğin Kalp çakrasında çok fazla enerji mevcut ise bu durum kalbin hızlı atmasına, göğüs ağrılarına, akciğer rahatsızlıklarına, kalp krizi gibi etkilere sebep olabilir. Aşırı enerji Solar Pleksus’ta ise mide problemleri, ülser ve sindirim problemlerine sebep olabilir.
Peki bir çakra neden fazla enerjide olur? Yani neden fazla çalışarak çakra dengesizliği ile hastalıklara neden olur? Tabiki Enerji birikmesi ile bu meydana gelir. Bu birikime sebep olan şeyler ise Korkular ve travmalardan başkası değildir. Bunlar çeşitli yöntemlerle serbest bırakılmadığı sürece zihin tarafından depolanır.
Bunu basitçe şöyle açıklayabiliriz: Korku veya travmatik kötü bir olay yaşarız. Korkunun veya kötü olayın yarattığı enerjiyi “serbest bırakmak” yerine zihin onu “her ihtimale karşı” tutar. Özetle;
- Korkuyu/kötü olayı yaşadık.
- Bu bir enerji meydana getirdi.
- Bu enerji beyinde ilgili bölgeye atandı.
- Atanan enerji “ne olur ne olmaz yine ileride aynı şeyi yaşarım” mantığı ile otomatik olarak enerjiyi ilgili bölgede saklıyor biriktiriyor, kaydediyor.
- Korku Enerjisi zihinde yani beyinde hangi bölgede biriktirildi, kaydedildiyse ise onun bağlı olduğu bölgeye akıyor, yani çakraya akıyor, ve o çakra çok fazla çalışarak bulunduğu bölgenin organlarını hasta ediyor.
İşte bir enerji genellikle zihin tarafından tutulur, saklanır, hafızaya alınır ve orada bir korku ve travma şeklinde bekler. İnsan bir korku yaşadığında, travma yaratacak kötü bir olay yaşadığında bu enerji zihin tarafından tutulması nedeniyle birikir. Fazla enerji, gereksiz yük oluşturur. Konu başlığındaki “fazla enerji” budur. Olumsuz durum hangi çakrada birikip saklandıysa oraya denk gelen organlar ve bezler aşırı çalışır. Mantık budur.
O zaman şunu biliyoruz; yaşadığımız kötü, olumsuz olayları, korkuları zihin bizden habersiz otomatik olarak ilgili beyin bölgesinde biriktiriyor. Bu biriken enerji ilgili çakraya akarak buraya yük bindiriyor. Öyleyse yaşadığımız kötü durumların kaydedilmesine birikmesine izin vermemeliyiz. İçine atma, içinde biriktirme hasta olursun dedikleri durum işte budur. Bu zarar veren anormal enerjiyi biriktirmemek için ve hali hazırda biriken enerjiyi temizlemek ve ondan kurtulmak için birçok yöntem vardır. Biliçaltı arınma teknikleri ve enerji şifa çalışmaları geçmişteki bu biriken travmalardan, çakraları tahrip eden, zihin tarafından depolanmış enerjilerden kurtulmayı, arınmayı amaçlar. Bu fazla enerjiden arınmak çakraları şifalandıracak, dolayısı ile de söz konusu organlar, bezler şifalacaktır.
- Zihinde birikmiş korku ve travmalar sonucu oluşmuş fazla enerji temizlenir.
- Böylece bu fazla enerji artık çakraları fazla çalıştırmaz.
- Çakralar artık dengede ve olması gerektiği ölçüde çalışır.
- Dengede çalışan çakra enerjisi ile fazla enerjiden tahrip olan bölge, hastalanan bölge şifalanır.
- İşte Çakra Enerji Çalışmaları bu yüzden çok önemlidir.
Bir çakranın fazla çalışmasının bir diğer sebebi de bir önceki veya bir sonraki çakranın veya bağlı olduğu enerji kanalının dengesiz çalışmasıdır. Tüm çakralar birbirine bağlıdır ve bir kanal boyunca enerji belli bir sırayla tüm çakraları dolaşır. Yol bir yerde tıkandığında enerji bir yerde birikebilir. Bir su yolunda akan suyun önüne bir engel koyarsanız su olduğu yerde birikecek ve yoluna düzgün bir akışla devam edemeyecektir. İşte çakralardaki enerjiler de bu şekilde birbirine bağlıdır. Sonuç olarak da “sağlıklı hal”in oluşması için tüm çakraların dengede olması şarttır. Tek bir çakranın düzgün çalışması yeterli değildir.
Çözüm yolları:
- Reiki ile Fazla Enerjinin Atılması: Reiki ile çalışarak çakraları dengelemek. Reiki “akıllı enerji” olarak adlandırılır ve nasıl hareket edeceğini bilir. Reiki gibi şifa yöntemleri ile çakradaki fazla enerji kendini salar, serbest bırakır.
- Farkındalık: Artık travmalara ve kötü olayları hatırlamaya ihtiyacımızın olmadığının farkına vararak düşünce yapımızı değiştirmek. Duyguları serbest bırakmayı öğrenmek. Olayları durumları kişileri kabul etmek ve yaşatılan duyguları serbest bırakmak. Sinirlenildiğinde yaşanılan stresi serbest bırakmak, içeride tutup biriktirmemek. Örneğin sinirlenince sakral çakra’da enerji birikir. Stres veya korku durumunda solar pleksus’da fazla enerji birikir. Bu enerjiler durumlar yaşandıkça serbest bırakılmalıdır.
- Çakraların Bloke Olması: Çakranın tıkalı olması halidir diyebiliriz. Bir çakra bloke hale geldiğinde akan enerji iyi akamaz ve bulunduğu bölgeyi besleyemez. Çakra yavaş döner ve enerji yenilenemez. Bu durum aynı zamanda vücudumuzdaki hastalıkların ve rahatsızlıkların da kaynağı olur.
Engellenen bir çakra genellikle yukarıdan aşağıya beslendikleri için alt çakraları beslemek için enerjinin içinden akmasına izin vermez. Bu nedenle tıkalı bir kalp çakrası bir sonraki çakra olan Solar Pleksus çakrasına enerji akışını sağlayamaz. Dolayısı ile de sonrasındaki çakralar da bundan etkilenir. Sakral ve Kök Çakralar da enerjiyi düzgün alamaz.
Tıkanma genellikle iyileştiremeyeceğimiz duygusal bir sorundan kaynaklanır. Bir durumla karşılaşmak istemediğimizde, uğraşmak istemediğimiz, ihmal ettiğimiz bir iş olduğunda söz konusu çakra bloke olur. Dolayısı ile çevresindeki organ ve bezler düzgün çalışamaz, hastalıklar oluşur.
Çözüm yolları:
- Reikinin şifa enerjisi ile durgun enerjiyi serbest bırakarak.
- Bu duruma sebep olan sorunla yüzleşerek şifalanabiliriz.
- Düşük Enerji: Bir çakradaki sorunların üçüncü nedeni enerjiden yoksun olmasıdır. Buna birçok şey neden olabilir. Örneğin bir çakranın tıkalı olması bir sonraki çakranın enerjisini düşürür. Duygusal veya zihinsel durumların bastırılması, inkar etme, kabullenememe gibi durumlar da çakranın düşük enerjide olmasına sebep olabilir. Bir başka şekilde açıklayacak olursak bir kişi aşırı mantıklı bir zihne sahip ise ve duygularını bastırıyorsa, sezgilerine güvenmiyorsa 3.göz çakrasının enerjisini bastırıyordur. Bu durumda sezgileri yöneten bu çakranın enerjisi kullanılmadığından çakra enerjisi düşük enerjide olur.
Düşük enerjili çakranın bir başla önemli sebebi de sözde “enerji vampirleri”ne maruz kalmaktır. Enerjiden yoksun insanlarla bir arada bulunduğunuzda bu kişiler bir enerji emici olarak sizin enerjinizi çalacaklardır. Enerjinizi kullanarak sizi kendisine çekecek ve enerjinizi düşüreceklerdir. Bu durum söz konusu olduğunda etkilenen çakralar; solar pleksus ve kalp çakralarıdır. Bu kişilere maruz kaldığınızda reiki ile bu iki çakraya yoğunlaşabilir ve düşen enerjiyi yükseltebilirsiniz.
Reiki ile Bilinçaltı Şifası da sağlanmış olur. Kısacası Reiki enerjisi ile çakralar şifalandığında çakra hasarına sebep olan etkiler de yok olur. Yani bilinçaltında depolanan korku enerjisi ortaya çıkar, travmalar gün yüzüne çıkar ve şifalanarak zihinden arınır hale gelir.
Reiki Şifası Şu Aşamalar ile Gerçekleşir;
- İlk olarak enerji akana kadar enerji seviyelerini yükseltir.
- İkinci olarak durgun ve hapsolmuş enerjiler serbest bırakılır.
- Üçüncü olarak çakra vücuttaki diğer çakralarla dengelenir.
Sonuç; Denge, uyum ve sağlıktır.
Bu üç aşama bize, reiki şifası almaya yeni başlayan birinin neden daha duygusal hissettiğinin ve travmalarıyla korkuları depreşmiş bir şekilde kendisinin daha da kötüye gittiğinin sebebini gayet iyi açıklar. İlk aşamada enerji seviyeleri yükselir ve kişi daha önce olduğundan daha huzursuz daha enerjik ve rahatsız hissedebilir, var olan travmaları gün yüzüne çıkar. Kişi istifra edebilir, terleyebilir ve bunun gibi etkiler yaşayarak o hapsılmuş travmalar kişide tetiklenebilir. İkinci aşamada yine atıl durumda olan enerjiler ortaya çıkar ve yine kişi daha önce hissetmediği, bastırdığı duyguları hissetmeye başlar. Bastırdığı, kaçtığı ve tanımadığı duygularla tanışabilir ve kendisini bilmediği bir etkinin içerisinde kötü hissedebilir. Kişi üçüncü aşamaya gelmeden önce bu yaşadığı etkilerle şifadan vazgeçebilir ve daha da kötüye gittiğini söyleyebilir. Ancak bu tür etkiler kişinin şifalandığını, hapsolan travmaların ortaya çıkarak uzaklaştırıldığını ve temizlendiğini gösterir.

7 Ana Çakra:
Vücudun, merkezi bir kanal boyunca hizalanmış, tepeden omurganın tabanına kadar uzanan yedi ana çakrası vardır. Çakralar vücudun dışına, aurik seviyede vücuttan yaklaşık 70 cm uzağa kadar uzanır. Reiki terapisti çakraları tedavi ederken şifalarının büyük kısmını auraya ayırır. Bir reiki seansının son aşaması olarak çakralardan açığa çıkarılan enerjiler auradan temizlenmelidir. Tedavi sırasında açığa çıkan enerji aura çalışması ile ortadan kaldırılır.
Müzikler, renkler enerjik titreşimlerdir ve her çakranın kendi notası ve rengi vardır. Belirli bir çakrayı iyileştirmek için renklerden ve seslerden faydalanmak etkiyi arttırır.
BİRİNCİ ÇAKRA: KÖK ÇAKRA
Temel çakra ve Kök çakra denilir. Omurganın tabanında bulunur. Anüs ve cinsel organlar arasında yer alan PC kası vardır. Bu kadınlarda vajinayı kasan aynı kastır.
Temel çakra bizi dünyaya bağlar ve bize temel enerji ve fiziksel canlılık sağlar. Güvenliğimizin, özgüvenimizin ve yaşama arzumuzun merkezidir. Temel ve dünyevi ihtiyaçlarımızın odak noktasıdır. Yemek yeme, barınma, cinsellik vb.
İstenmeyen enerjiyi anüs ve idrar yolundan uzaklaştırdığımız gibi istenmeyen enerjiyi ortadan kaldıran çakradır. Kişi öfkeyi bırakamadığında, içinde tuttuğunda öfke burada yani kök çakrada birikecektir.
Dengeli çalışan bir kök çakra dünyevi olan şeylerle iyi bir bağ kurar, doğa ile temasa geçebilir ve fiziksel olan şeyleri dengeli bir şekilde algılar.
Dengesiz çalışan bir kök çakra şişmiş bacaklara, zayıf kan dolaşımına, diz problemlerine, denge ve hareket sorunlarına, beceriksiz hissetmeye, hareket ederken garip hissetmeye ve cinsel sorunlara neden olabilir.
Kök çakra DO notası ile rezonansa girer ve rengi kırmızıdır.
İKİNCİ ÇAKRA: SAKRAL ÇAKRA
Göbeğin yaklaşık 3 cm altında bulunur. Böbrekler, adrenalin bezleri, alt bağırsak ve üreme organları ile ilişkilidir. Üreme, yaratıcılık, cinsellik ve başkaları ile ilişkiler alanlarında faaliyet gösterir.
Sakral çakra günlük hayatımızda kullandığımız enerjiyi depoladığımız çakradır, yani yakıt depomuzdur. Bu yüzden canlılığımız için çok önemli bir çakradır.
Dengeli çalışan bir sakral çakra bize büyük bir yaşama isteği, aktif bir hayati güç, tabulardan ve komplekslerden arınmış bir cinsellik ve büyük bir yaratıcı kapasite verir.
Dengesiz çalışan bir sakral çakrada yaşam hevesi ve yaratıcılık yeteneği azdır. Kişi suçluluk duygusunu ve aşağılanma duygusunu sık yaşayabilir ile öfkenin depolandığı bir çakraya sahip olur.
RE notası ile rezonansa girer ve rengi turuncudur.
ÜÇÜNCÜ ÇAKRA: SOLAR PLEKSUS ÇAKRASI
Göbeğin üzerinde, göğüs kafesinin hemen altında bulunur. Mide, karaciğer, pankreas, safra kesesi ve safra ile ilişkilidir.
Buna “güç merkezi” denir ve kişisel güç, irade, duygu işleme ve başkaları ile çevremizdeki dünyayla etkileşimimizle ilgilidir. Tehlikeli bir durumla karşılaştığımızda, yakındaki organları savaşmak veya kaçmak için yöneten çakra bu çakradır.
Dengeli çalışan bir solar pleksus çakra çevremizdeki insanlarla ve ayrıca kurumlarla (bankalar, hazine, polis vb.) kolayca ilişki kurmamızı sağlar.
Dengesiz çalışan bir solar pleksus sorunlar karşısında endişe ve stres yaratmak için enerji biriktirir. Kişi otoriteye isyan eden bir yapıda olur. Kişisel güç kötüye kullanılırsa korku, öfke, açgözlülük, nefret ve kıskançlık gibi olumsuz duygular bu çakrada yoğunlaşabilir.
Mİ notası ile rezonansa girer ve rengi sarıdır.
DÖRDÜNCÜ ÇAKRA: KALP ÇAKRASI
Kalp, kan ve dolaşım sistemi, akciğerler, timüs bezi ve bağışıklık sistemi ile ilişkilidir. Çakraların tam ortasında, üç üst ve üç alt çakranın kesiştiği enerjisel köprüdür.
Bu çakra tam ortada üçer çakranın aralarında enerjiyi dönüştürür. Vücutta taç çakradan sonra ikinci en önemli çakradır ve ek olarak bu çakradan Reiki enerjisi girer. Merhamet, neşe ve koşulsuz sevgi ile ilişkilidir.
Dengeli çalışan bir kalp çakrası, başkaları için şefkat hissetmenizi sağlar. (Ancak onların acılarıyla ödeşleşmeden, karşılık beklemeden koşulsuz sevgi verebilirsiniz.) Kendi ve başkalarını şifalandırma gücü, yeteneği verir.
Dengesiz çalışan bir kalp çakrada özgüven eksikliği, duygusal acı ve bencillik ortaya çıkar.
FA notası ile rezonansa girer ve rengi yeşildir.
BEŞİNCİ ÇAKRA: BOĞAZ ÇAKRASI
Ağız, kulaklar, burun ve boğazın yanı sıra tiroid beziyle ilgilidir. Kabul etme ve ifade etme yeteneğimiz bu çakra ile ilgilidir. Başkaları ile ilişki kurma biçimimizle, tefekkür ve konuşma ve yazma yoluyla yaratıcılığı ifade etme biçimimizle ilgisi vardır. Sadece düşündüklerimizi (beyin) değil, hissettiklerimizi (kalp) de ifade etmemize izin verecek şekilde konumlandırılmıştır.
İnsanların çoğunda bu çakra sorunludur. Erken yaşlardan itibaren hem duygu hem düşünce alanında ifade etmek istediklerimizi bastırırız. Toplumca bize sessizlik veya başka bir şey koymamız öğretilir.
Dengeli çalışan bir boğaz çakrası hissettiklerinizi ve düşündüklerinizi açıkça ama incitmeden ifade etmenizi sağlar. İkinci çakranızda üretilen yaratıcılığı ifade etmenizi sağlar. Birikmiş düşüncelerinizi ve duygularınızı kolaylıkla serbest bırakırsınız.
Dengesiz çalışan bir boğaz çakrası korku, ifade edilemeyen öfke ve değerinizi ifade edememekten kaynaklanan özgüven eksikliği yaratır.
SOL notasıyla rezonansa girer ve rengi mavidir.
ALTINCI ÇAKRA: ÜÇÜNCÜ GÖZ ÇAKRASI
Kaşların arasında yer alır. Kulaklar, burun, gözler ve tiroid bezleri, talamus ve hipofiz bezleri ile ilişkilidir.
Üçüncü göz farkındalığımızın, iç görümüzün, sezgilerimizin ve bilgeliğimizin temelidir. “Kaynak” ile kendimiz arasında iletişim kurmamızı sağlayan çakradır. Maneviyatla ve dişil yanımızla ilişkilidir. Bir bilinç uyanışı hissettiğimizde üçüncü gözde meydana gelir.
Dengeli çalışan bir üçüncü göz çakrada, herhangi bir şeyi zihinsel bir sürece ihtiyaç duymadan anlarız, içsel benliğimiz ile iletişim kurarız ve maneviyatımız hayatımızda önemli bir yer tutar.
Dengesiz çalışan bir üçüncü göz çakrada, baş ağrıları, aşırı zihinsel aktivite olur. Gerçek benliğimizi algılayamama söz konusu olur. Durumları ve insanları değerlendirirken muhakeme hataları yapmaya eğilimli olunur.
LA notası ile rozenansa girer ve indigo rengiyle ilişkilidir.
YEDİNCİ ÇAKRA: TEPE ÇAKRA
Taç çakra da denir. Başın tepesinde bulunur. Beyin, hipofiz ve epifiz bezleri ile ilgilidir. Reiki enerjisinin girdiği ana yoldur ve yaşamsal enerjimizin büyük bölümünü oluşturur. Bilgiyi, maneviyatı ve daha yüksek enerjilerle bağlantımızı temsil eder. Kaynak, Tanrı, var olan her şey vb. ile olan bağlantımızı temsil eder.
Dengeli çalışan bir tepe çakra olduğunda etrafımızdaki her şeyle bağlantı hissine sahip, Tanrı ile konuşabilir hissederiz ve maneviyatımızı, gerçek benliğimizi tam olarak hissederiz. Canlı ve ilahi enerji ile dolarız.
Dengesiz çalışan bir tepe çakrada yalnızlık, kopukluk ve neden burada olduğumuz, kim olduğumuz ve neden var olduğumuz sorularını anlayamama duyguları hissedilir.
Sİ notası ile rezonansa girer ve altın veya beyaz renkle ilişkilendirilir.