
Öncelikle şunu bilmek önemlidir: Evren ve bizi çevreleyen her şey, enerjiden, atomları oluşturan ve sürekli hareket halinde olan temel parçacıklardan oluşur. Temel parçacıkların bu hareketi titreşimdir. İnanması güç olsa da bir masa, hava ya da insan titreşen bir enerjidir. Madde ne kadar yoğunsa, enerjinin titreşimi o kadar yavaştır ve madde ne kadar süptilse, enerjinin titreşimi o kadar hızlıdır.
Duygu maddeye nasıl dönüşür: Eğer Olumsuzsa!
İnsan olumsuz bir duygusal etki yaşadığı zaman – tartışma, çatışma, tiksinti, kayıp gibi – o anda bu duyguyu serbest bırakmazsa, o duygu maddeye dönüşür ve maddeleşen yani yoğunlaşan bu duygu, meridyenleri – çakraları tıkayan enerji durgunluğuna ve hastalıklara neden olur. Buna enerji blokajı diyoruz.
Madde ne kadar yoğunsa, enerjinin titreşimi o kadar yavaştır dedik. Yani bir duygu da titreşimi – frekansı düşükse (bu tür duygular düşük titreşime sahiptir: tartışma, çatışma, tiksinti, kayıp vb.) yoğunlaşacaktır yani maddeleşecektir.
Bu maddeleşme nasıl blokaj yaratıp hastalık yaratıyor:
Enerji blokajlarının hem fiziksel hem de duygusal sonuçları vardır. Fiziksel olarak bakıldığında, bir tıkanıklık çevredeki organlar üzerinde baskı oluşturur ve enerjilerini emer. Bu organlar iltihaplanır, zayıflar ve sonunda hastalık geliştirir. Blokajı oluşturan hücreler ise, DNA’larını değiştirerek, tümör, fibroid ve kist üretebilecek kadar boyut ve güç kazanırlar. Hücreler ciddi hastalıklara karşı otomatik olarak savunmaya geçecektir. Bu korunma mekanizması ile vücutta tıkanıklık olan yerlerde küçük çatlaklar açılır. Bu vücut sisteminin bloke eden hücreleri beslememek ve güç kazanmalarını engellemek için geliştirdiği, enerji sızıntılarına neden olma yöntemidir. Sızıntılar olduğunda vücudun daha az enerji alan ve zayıflayan bölgeleri de vardır. En çok etkilenen sinir sistemidir. Zayıflamış bir sinir sistemi, kişinin duygusal etkileri (endişe, ıstırap gibi) normal olanın iki katına veya üç katına çıkan bir yoğunlukla, büyütülmüş bir şekilde deneyimlemesine neden olur. Böylece fiziksel beden sorunu duygusal bedene aktarır. Örneğin bir insanı olumsuz davranışları, sinirliliği vs. gibi özellikleri nedeniyle eleştirebiliriz. Fakat kişinin bu olumsuz tutum ve durumu, bedenindeki bir rahatsızlık etkisiyle duygu durumuna etki ediş olabilir.
Blokaj Nasıl Oluşur?
Kişi olumsuz bir duygusal durum yaşamıştır ve bunu içinde tutmuş, tepki vermemiş veya duyguyu ilk 4 saat içerisinde serbest bırakmamıştır. (Duygu olumsuzluk yaşanılan ilk 4 saat içinde serbest bırakılmazsa giderek yoğunlaşır maddeleşir ve auraya yerleşir.) Bu olumsuz duygu düşük bir titreşimde olduğundan maddeleşmeye başlamış ve kişinin aurasında bir madde olarak yerleşmiştir. Bende büyü var, bende nazar var, üzerimde ağırlık var, üzerimde negatif enerji var vs. dediğiniz şey de işte budur. Bu maddeleşme auramızda çizikler delikler yaratır. İşte çakra blokajı bu şekildedir.
Aurada uzun süre bu yoğun- maddeleşen enerji giderek daha büyük delikler çizikler oluşturur. Ve söz konusu olumsuz duyguyu yöneten çakra yani enerji bölgesi neredeyse bu olay burada gerçekleşir. Bu yoğun enerji hemen bedende hastalık yaratmaz. Uzun süre aurada bağlı olduğu çakra bölgesinde kalır. Ve bir süre sonra da fiziksel bedene inerek burada hastalık oluşmasına neden olur. Örneğin enerji çalışmalarında enerji alanımızı auramızı temizleriz. Reiki, meditasyon, bioenerji gibi çalışmalarla aura alanımızı temizlediğimizde arındırdığımızda yavaş yavaş enerji bedenimize yerleşen bu yoğunlaşan enerjileri yani ileride oluşabilecek hastalıkları da temizlemiş oluruz.
Fiziksel bedenimizi doğru besleyerek arındırırız ama enerji bedenimizi arındırmayız. Çünkü onu görmediğimizden varlığına da inanmayız. Ama enerji bedenimiz yani auramız bir hafıza alanı, kayıt alanıdır. Yaşadığımız olumlu ve olumsuz tüm duyguları, yaptığımız olumlu ve olumsuz tüm davranışları auramız kaydeder. Olumlu duygu ve davranışlar yüksek frekanslıdır ve auraya yüksek titreşim verir. Olumsuz duygu ve davranışlar ise düşük frekans değerindedir ve titreşimi düşürür. İşleyiş bu kadar basittir.