Astroloji, bilinen en eski uygarlıklara kadar uzanır. Astroloji belki de en eski ve aynı zamanda en göz ardı edilen konudur. Öyle ki astroloji, insanlık tarihini araştırabildiğimiz kadar eskiye dayanmaktadır. Sümer uygarlığından kalma kemik kalıntıları üzerinde bulunan astrolojik yazıtlar Hindistan’da bulunan Veda tabletleri bunlara örnek ve kanıt niteliğindedir.
Hindistan’da bulunan Veda tabletlerinin bir bölümü olan Rigveda’da ancak ve ancak onbinlerce yıl önce gerçekleşmiş olabilecek bir yıldız takımyıldızından bahsedilmektedir. Bu nedenle Hint araştırmacılar, bu ilmin kesinlikle bilinen tarihten çok daha eski olması gerektiği sonucuna vardılar. Bu özel Vedik referans daha sonraki bir dönemde eklenmiş olamaz. Çünkü diğer genç nesiller, yıllar önce var olan bir takımyıldızını çözemezdi. Örneğin günümüzde, uzak geçmişte belirli bir anda yıldızların nerede olduğunu keşfetmek için kullanabileceğimiz bilimsel yöntemlerimiz var.
Binlerce Yıldır Kullanılan Gözde İlim Astroloji Modern Zamanımızda Neden Ayaklar Altında?
Astrolojinin en derin kanunları ilk olarak Hindistan’da keşfedildi. Aslında matematiğin doğmasının tek nedeni astrolojiydi. Astrolojik hesaplamalar yapmak için matematiğe ihtiyaç vardı.
Aritmetikte kullanılan rakamlar da Hindistan’da icat edilmiştir. Aslında tüm dünyada bulunan birden ona kadar olan sayılar temelde Hint kökenlidir ve Sanskritçe’dir. Ondalık sistem Hindistan’da doğmuş ve yavaş yavaş tüm dünyaya yayılmıştır. İngilizce’de dokuz dediğinizde, bu sadece Sanskritçe “nav” kelimesinin bir modifikasyonudur. İngilizce’de sekiz dediğinizde, bu sadece Sanskritçe”aht” kelimesinin değiştirilmiş halidir. Tüm dünya dillerinde geçerli olan birden dokuza kadar olan sayılar, yalnızca Hint astrolojisinin etkisiyle ortaya çıktı.
SÜMERLER VE VEDİK ASTROLOJİ
Sümerler yedi yüz fit yüksekliğinde devasa bir kule inşa etmişlerdi. Sümer rahipleri de bu kuleden günde yirmi dört saat gökyüzünü gözlemlediler. Sümerli metafizikçiler çok geçmeden insanlığın başına gelen her şeyin bir şekilde yıldızlarla bağlantılı olduğunu öğrendiler.
Gökyüzünü gözlemlediler. Gökyüzündeki hareketleri not aldılar. Mesela Salgın hastalıklar ortaya çıktığında ve bu gibi olaylar yaşandığında bunun yıldızlar ile bir şekilde bağlantılı olduğunu gördüler.
Chijevsky’nin Analizi
Bir Rus bilim adamı olan Chijevsky de bu konuyu derinlemesine araştırmış ve her on bir yılda bir Güneş üzerinde çok büyük patlamalar meydana geldiğini keşfetmiştir. Her on bir yılda bir Güneşte bir nükleer patlama meydana gelir. Chijevsky, Güneşte bu tür nükleer patlamalar meydana geldiğinde, Dünya’da savaşların ve devrimlerin başladığını keşfetti. Ona göre son 700 yıldır ne zaman güneşte bu tür olaylar olsa, Dünya’da da felaketler meydana geliyordu.
Alexander Chizhevsky ‘nin analizi inkar edilemezdi ve Marksist bakış açısına aykırı olduğu için 1920’de Stalin onu tutuklattı ve hapse attırdı. Chijevsky ancak Stalin’in ölümünden sonra serbest bırakılabildi. Chijevsky’nin vardığı sonuçlar Stalin’e çok garip gelmiş olmalıydı. Stalin ile Marksist ve komünist düşünceye göre, Dünya üzerinde meydana gelen devrimler temelde insanlar arasındaki ekonomik farklılıklardan meydana geliyordu. Ancak Chijevsky, devrimlerin nedenini Güneşte meydana gelen patlamalara bağlamıştı.
Alexander Chizhevsky ‘nin tezi doğruysa, o zaman Marx’ın tüm sistemi tuz buz olacaktır. O zaman artık devrimleri ekonomi ve sınıf mücadelesi üzerinden açıklayamazsınız; o zaman devrimi ancak astroloji açıklayabilir.
Alexander Chizhevsky ‘nin haksız olduğu kanıtlanamadı. Yedi yüz yılı kapsayan hesabı o kadar bilimsel, güneşteki patlamalar ile Dünya’daki olaylar arasında kurduğu bağlantı o kadar birbirine yakındı ki, yanıldığını ispatlamak zordu. Ama elbette ki Chijevsky’yi Sibirya’ya göndermek çok basit bir işti.
Stalin’in ölümünden sonra Kruşçev, Chijevsky’yi Sibirya’dan serbest bıraktı. Fakat Chijevsky’nin elli yılı adeta yok edilmişti. Serbest bırakıldıktan sonra sadece birkaç ay yaşayabildi. Bu son birkaç ayını bile tezi için kanıt toplayarak geçirdi ve ayrıca salgın hastalıkların Dünya’ya yayılmasını güneş etkisine bağladı.
Güneş, normalde düşündüğümüz gibi statik bir ateş topu değildir. Sonsuz canlı ve dinamik, ateşli bir organizmadır. Güneşte bir şey olmadan Dünya’da hiçbir şey olmaz. Mesela Güneş tutulması olduğunda ormandaki kuşlar yirmi dört saat önce ötmeyi bırakırlar. Tutulma süresi boyunca tüm Dünya sessizleşir. Tüm hayvanlar baskı altında kalır, korkar, endişelenirler. En hareketli hayvanlardan biri olan Maymunlar bile ağaçlarını bırakıp aşağı inerler ve hiç susmayan maymunlar tutulma anında meditasyon yaparcasına sessizleşirler.
Astroloji o kadar göz ardı edilmiş bir konu ki en eski, en saygı duyulan ama günümüzde en göz ardı edilen konudur. Carl Gustav Jung Üniversite kapılarının üç yüz yıldır astrolojiye kapalı olduğunu ancak önümüzdeki yıllarda bu kapıların tekrar açılacağını ve astrolojinin üniversiteye gireceğini söylemiştir. Bu bir gün mutlaka gerçekleşecektir. Çünkü Astroloji günümüzün bilim ve teknolojisinden çok daha üst seviyede yer alan bir ilimdir. Bizler son teknolojiye sahip ve bilimsel olarak üstün bir seviyede olduğumuzu düşünsek de Astrolojinin kullanıldığı, saygı duyulduğu binlerce yıl önceki medeniyetler bizlerden çok daha ilerideydi ve en önemli araştırmaları Astroloji ve Astronomi üzerineydi. İnsanlık tekrar aynı seviyelere yükseldikçe Astronomi ve Astroloji ilmine saygı da artmaya başlayacaktır.
KAYNAKLAR: