Konfüçyanizm

Konfüçyanizm ya da diğer bir adı ile Konfüçyüs’çülük. Kulağa garip gelmesiyle beraber konumuz olan bu mefhum bir dinin ismidir. Çin dinlerinden biridir. Malum olduğu üzere dünya üzerinde ilk insan Adem (A.S)’dan itibaren günümüze kadar bir çok din gelip geçmiştir. Kimisi hala daha mevcudiyetini korumaktadır.

Bu dinlerden kimisi evveliyatında Hıristiyanlık ve Yahudilik gibi hak din iken sonralarında tahrifata uğrayıp değiştirilmiş ve ilahi niteliğini kaybetmiştir. Bazı dinler ise önceden hak olan dinlerden esinlenerek ortaya çıkmış yada. Çıkarılmış tamamen batıl dinlerdir. Bunlar da Mecusilik, Putperestlik, Zerdüştlük, Budizm gibi. Bir de İslam Dini vardır ki hem son hak dindir hem de kıyamete kadar korunacak olan tek din niteliğindedir.

Biz de bu makalede Konfüçyanizm’i incelerken İslam nazariyesinden konuyu ele alacağız. Konfüçyanizm, yukarıda taksimatını yaptığımız dinlerden; hak din olmayıp da hak dinlerden esinlenerek Konfüçyüs tarafından ortaya çıkarılan bir din anlayışıdır. Zamanının olaylarından ve kişilerinden tesirlenerek Konfüçyüs bir din ortaya çıkarır. Ve bu dinin bazı prensipleri, ibadet esasları ve inanç kaideleri vardır. Bu konulara girmeden ilk olarak Konfüçyüs’ün kim olduğu, hangi zamanlarda yaşayıp kimlerin tesiri altında kaldığını inceleyelim.

Konfüçyüs Kimdir?

Konfüçyüs’ün gerçek adı “Kung-Fu-Tseu” dur. Bu isim ona Kung ailesinden olması sebebiyle verilmiştir. Çin tarihçileri Kung Ailesi’nin, Çin’in meşhur ailelerinden olduğunu iddia etmektedirler. Bu durumda Kung ismi bir aile adıdır. Fu ise muallim manasında, Tseu da akıllı manasındadır. Yani akıllı, hikmet sahibi kimse manasındadır. Bir başka değişle Kung ailesinden gelen akıllı, hikmet sahibi muallim demektir.

Konfüçyüs M.Ö. 551 yılında Şatung eyaletinde dünyaya gelmiştir. 11 kardeşi vardır ve bu kardeşlerin en küçüğüdür. Konfüçyüs çocukluk yıllarında birçok sıkıntılar ve zahmetler çekmiştir. Daha 3 yaşında iken babasını kaybetmiştir. Küçük yaşta ailesinin geçimini sağlamak için çalışmak zorunda kalmıştır. 19 yaşındayken evlenmiş, 22 yaşına geldiğinde ise öğretmenliğe başlamıştır. Öğretmenlik vazifesinden sonra devlet idaresi hakkında dersler vermeye başlamıştır.

Konfüçyüs henüz 24 yaşında iken annesini de kaybetmiştir. Ardından annesini ve babasını defnettikten sonra 27 ay boyunca yas tutmuştur. O zamanlarda Çin’de mezarların üstüne toprak yığılma adeti olmadığı halde o, anne ve babasının kabirlerinin üzerine toprak yığmıştır. Bu olaylar üstüne Konfüçyüs bir müddet müzik ve tarih öğretmek ile meşgul olmuştur. M.Ö. 571 yılına gelindiğinde ülkesinin prensinin isteği üzere, sarayda iki Soylu’ya hocalık yapmaya başlamıştır. Bu zaman içerisinde bütün geçimi prens tarafından karşılanmıştır.

Birçok defa seyahat yapan Konfüçyüs, bir defasında seyahat dönüşü Çin’in siyasi bakımdan büyük bir bunalımda olduğunu gördü ve bu yüzden iç olaylara karışmadan 15 sene öğretmenlik hayatına devam etti.

52 yaşına geldiğinde Çungtu şehrine baş hakim olarak tayin edildi. Vazifeye başlaması ile beraber toplumda bozulmaya başlayan sosyal ve Siyasal durumu düzeltmeye çalıştı. Bu çalışmaları üzerine kendisine bir çok entrikalar düzenlendi ve bu yüzden devlet katındaki baş hakimlik vazifesinden ayrılmak mecburiyetinde kaldı.

Bu olaylar üzerine daha sonraları Konfüçyüs ülkeyi baştanbaşa dolaşarak kendisini dinleyecek kimseleri ve idarecileri aramıştır. Fakat bir türlü kendini dinleyecek kişileri bulamamıştır. Bozulan devlet düzenini ıslah etmek için çokça gayretler sarf etmiştir. Bu amaçla daha önceleri yazılan kitapları toplayarak bazı düzeltmeler ve ilaveler yaparak bir takım yeni esaslar ortaya koymuştur.

Konfüçyüs’ün kendisi yaşamış olduğu dönemde bir ilahlık iddiasında bulunmamışken ardından gelenler onu ilahlaştırmıştır. Onun hayat prensibini bir din haline getirmişlerdir. Ardından günümüze dek süregelen bir din halini almış ve birçok tapınaklar ve ibadet asılları ihdas edilmiştir.

Konfüçyanizm’de İnanç Esasları

Konfüçyüs’ün fikirlerini benimseyerek ortaya çıkarılan bu dinde aslen bir ilah kavramı yoktur. Tanrıtanımaz/ateist bir din yapısına sahip Konfüçyanizm’de inanç meselesi söz konusu olmamıştır. Ancak kendisinden sonra gelenlerin Konfüçyüs adına tapınaklar inşa etmeleri, merasimler düzenlemeleri, ilahlaştırmaları ve tapınmaya başlamaları ile bir takım dini ritüellere yer verilmiştir.

Konfüçyüs’ün nazarında iyi bir insan olmak, güzel ahlaka sahip olmak, hükümdara-ebeveyne-karı-koca ilişkilerinde iyi davranmak ve erdemli olmak dinin esaslarını oluşturmaktadır. Asıl itibari ile söz ettiğimiz bu dinde ibadet esasları da yoktur. Bu hususta Konfüçyüs’ün tavsiyeleri; her şahsın rahiplere ve mabetlere ihtiyaç duymaksızın kendi içten duyguları ile ibadet etmeleri doğrultusundadır. Buna rağmen kendi devrindeki dinlerin ibadetlerine karışmamış ve Budistlerin kurban ibadetlerine ses çıkarmamıştır.

Konfüçyanizm’de İbadet

Bir önceki konu başlığının altında da izah edildiği gibi söz konusu dinin bir ibadet esasları yoktur. Ancak kendisinden sonra gelenlerin onu ilahlaştırması sebebiyle bir takım ibadet esasları ortaya konmuştur. Örneğin; milattan sonraki yüzyıllarda bir Çin imparatoru, yılda dört defa Konfüçyüs muhabbetlerine kurban sunulmasını emretmiştir. Kurbanlar ise manda, koyun ve bir adet domuzdan ibarettir. İbadet halini alan bu kurban merasimleri ise kimi zaman aybaşlarında kimi zaman ise ayın ortalarında yapılmaktadır. Günümüzde böyle olmasa da eskiden bu kurbanlar başkentler de imparator veya onun temsilcisi tarafından kesilirdi. Ve bu ayinlerde ilahiler okunur, tapınaklarda Konfüçyüs’ün tabletlerinin önüne çeşitli yiyecek ve içecekler konulurdu.

Günümüzde Konfüçyüs tapınakları Konfüçyüs’ün tabletleri ile doludur. Ve halen Konfüçyüs yer ve gök ile aynı seviyede tutularak ilahlaştırılmaktadır.