Vedik Astroloji ilmi binlerce yıl önce nasıl keşfedildi, ilk ne zaman ortaya çıktı ve bu gökyüzüne ait gizli bilgileri insanlığa kim hediye etti ve öğretti bilinmez. Bu şaşırtıcı bilinmezlikte bir Vedik Astrolog olmak da şaşırtıcı deneyimler sunuyor ve daima öğrenen, daima deneyim ve eğitim gerektiren bu ilme kendini hayran bıraktırıyor. En bilge guruların bile ben Astrolog değilim hala bir öğrenciyim demesi de Astrolog olmanın önemini ve değerini vurguluyor.
Doğum Haritalarımız
Bir danışanıma baba ile ilgili problemlerinden bahsettiğimde veya annesi ile bir karmasının olabileceğini söylediğimde elbette bunu nasıl gördüğüme şaşırıyor. İnanışı konusunda çok farklı düşüncelere sahip olduğunu söylediğim başka bir danışanım Ateist olduğunu söylüyor. Bir başka danışanın aile baskısı ile dine yönelmek zorunda olduğu bilgisi de haritada net olarak gözükebiliyor. Adeta kurulu bir senaryo üzerine ruhlarımızın deneyim elde etmek ve sınav vermek için yeryüzüne indiğini düşünmek de aslında zor değil.
Jüpiter’in bilgeliğine ve öğreticiliğine, Venüs’ün güzelliğine, Mars’ın cesaretine veya Satürn’ün karmalarına ne kadar sahibiz? Bunun yanıtını verebilmek Vedik Astroloji’nin bize tuttuğu ayna ile mümkün olabiliyor. Elbette hiçbirimiz mükemmel haritalara sahip değiliz. Herkes haritasına göre bir sınav vermek için geliyor dünyaya ama elbette ruhu bedenlenip dünyaya geldiğinde bunun bilincinde olamıyor. Kim bilir belki de seçeceğimiz deneyimleri kendi ruhumuz belirliyor. Hastalık, fakirlik, zenginlik, sevgi veya sevgisizlik gibi kavramları deneyimlerken bunu egomuzun hakim olmadığı ruhlarımızın seçimi olduğunu göremiyoruz. Fakirlik imtihandır ama zenginlik daha büyük bir imtihandır sözü aslında çok şey ifade ediyor. Bazı insanlar ne yaparlarsa yapsın bir şeye sahip olamazken bazılarımız dünyaya her şeye sahip olarak geliyor. Peki biz bu sahip olduğumuz varlıkları nasıl kullanacağız, iyiliğe mi kötülüğe mi?
Karmalarımız ve Reenkarnasyon
Basit bir şekilde anlatacak olursam, iyiliğe kullanmak bir sonraki yaşamlarımıza iyi gezegenler verirken, kötülüğe kullanmak elbette kötü karmalar yaratacak ve reenkarne hayatlarımızda düşman gezegenlere sebep olacak. Belki de bu hayatınızdaki fakirliği deneyimlemenizin sebebi de bu olabilir. Bunu bilerek yaşamak, günah olduğunu bildiğimiz ve cehenneme gideceğimizden korktuğumuz için yapmadığımız eylemler gibidir. Yani kendi hatalarımızın cezasını kendimiz kesiyoruz. Bir sonraki hayatımız veya gelecek günlerimize iyi karmalar ekleyebilmek işte bu cehennem kavramından kaçıştır. Birini küçümsediğinizde veya eksikliği ile dalga geçtiğinizde asla bunun borcunu ödemeden ruhunuz teslim olmayacaktır. Karmayı bu hayatta da ödeyebiliriz. Veya reenkarnasyon fikri gerçek ise –ki Vedik Astroloji bunu söyler ve hatta reenkarnasyon üzerine kuruludur- diğer hayatlarımızda da ödeyebiliriz.
Şimdi düşünün bu hayatta hangi konularda sıkıntı yaşıyoruz. Aile problemleri mi? Geçmişte ailenize karşı olumsuz sonuçlar veren davranışlarınız olmuş olabilir veya sürekli aldatılmanız geçmiş yaşamınızda sürekli aldatan taraf olmanızı gösterebilir. Bu yüzden başımıza gelen sıkıntıları biraz da sahiplenici olmalı ve aşmamız gereken bir ders olduğunu kabul etmeliyiz. Tüm bunların farkında olabilmek, “Neden benim başıma geldi?” demek, tüm bunların farkındalığıyla artık anlamsızlaşabiliyor. Tasavvuf inancında da olduğu gibi bazen tek şifa yolu teslimiyet oluyor. Teslimiyette olmak, iyiyi kolayca kabul ettiğimiz gibi kötüyü de kabul edebilmek ve sonunda sınavı geçebilmek…